Lisans yıllarında atölyede dersleri dışında kendi bireysel çalışmalarına devam ederek, bireysel sanat yolculuğunu derinleştirmiştir. Lisans Eğitimini 2008’de tamamlayarak, 2009 da Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi AD Resim İş Eğitiminde yüksek lisans eğitimine başlamıştır. Lisansüstünde eğitim ve sanat derslerinin yanında kendi uygulama çalışmalarını planlı bir şekilde sürdürmüş, bu süreçte büyük bir dostluk kurduğu Erdal Kocabey (Ressam-Uzman Öğretmen) ile ‘’104’ nolu resim atölyesinde gece gündüz çalışmalarına devam etmiştir. Yüksek Lisans eğitimi bittiğinde, birlikte açtıkları ‘’Mağara’’ isimli resim ve yaşam atölyesi sanat hayatında yeni bir dönüm noktası olmuş, burada hem yaşamını hem de resimlerini sürdürerek diğer yandan da akademik hayatına devam etmeye çalışmıştır. Bu atölyede yaşadığı güzel anılar onun çalışmalarında birçok imgenin girmesi neden olurken, bu çalışmalarının farklılaşmasını sağlamıştır. Bu süreçte yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar/güzel anılar, resimlerinin daha içselleşmesine yol açarken, aldığı başarılar güçlü kalmasına katkı sunmuştur.
2015-2018 yılları arasında çalıştığı/yaşadığı bu atölyeden maddi imkansızlıklardan dolayı çıkarılmış olmak onun adına büyük üzüntü yaratmış olsa da 2019 yılında akademiye öğretim görevlisi olarak girmesi onun tüm acılarını bir anlamda kapatmıştır. Onun için artık yeni bir sayfa açılmış, gençliğini ve tüm anılarını biriktirdiği okulunda çalışmaya başlamıştır. Bu akademik yolda güzel fikirleriyle ve insanlığını yarışan değerli Akademisyen/Tarihçi Murat Soysal ile birbirlerine her zaman destek olmuşlardır. Bu süreçte sanatta yeterlilik için Isparta’ya gidip gelmiş, sanat hayatında yeni arayışları, bir anlamda yeni bir meydan okumayı bu süreçte başarmıştır. Orada tanıdığı iyi hocalarla etkileşim kurarak, zaman zaman orada atölyelerde öğrencilerle birlikte çalışarak denemelerine ve çalışmalarına devam etmiştir.
Onun çalışmaları çocukluğu geçirdiği köye çok şey borçludur. Birçok imgenin onun belleğinde hep var olduğunu görebiliriz. Koşturduğu mısır tarlalarında, küçük bir çocuğun gözleri, kargaları neden tüfekle vurduklarını anlamayışı, bilinçdışına atılan her bir imgenin tam da kendisidir. Oynadığı yuvarlak lastik tekerlek, bindiği kendinden büyük bisiklet ve karlar içinde tüm enerjisiyle kayak yapmaya çalıştığı birçok oyuncağı. Tahta arabası ve kayıkları. Üşüdüğünde annesinin doladığı atkı, hatta penceresinden seyrettiği o trafo, okula giderken gördüğü tahta merdiven, babaannesinin beslediği kediler. Ve elbette daha fazlası, aşkları, hüzünleri, kedileri, dostları ve yalnızlığı.